Bazı yetiştiriciler, belirli bitkilerin çiçek veya meyvelerini toplar. Bazıları, Fransız mutfağında önemli bir çeşni olan biberi toplar. Jardins de la Mer'de Jean-Marie Pédron tarafından yetiştirilen Yabani Kereviz ("Maceron") bunun bir örneğidir. Kıyı bölgelerinin bu sembolik bitkisi, Aralık-Temmuz arasında yetiştirilir ve yüksekliği 1,50 metreye kadar ulaşabilir. Bu süreçte saplarının üzerinde tohumlar oluşur ve siyaha döner. Bu gerçek ustalık ürünü, en sabırlı ustalarımız tarafından kurutulur, meşhur Yabani Kereviz biberi elde edilmeden önce elenir. Biraz baharatlı ve yoğun bir tada sahip olan üründe yalnızca bitkinin özü olan kerevizin izlerini tanımak mümkündür.

Bir yetiştiriciyi diğerlerinden ayıran unsur, özgün fikirleridir. Burada, Stéphane ve Valentin Heinis'inkiler, Julien Dumas şefimizin fikirleriyle mükemmel bir uyum yakalamıştır: doğanın bize sunduklarına sahip çıkmak ve her şeyden önce bir ürünün geldiği çevreye saygı duymak. A'dan Z'ye hayvan sağlığına ve hayvan yetiştirme yöntemine büyük hassasiyet duyuyor ve bu değerler sayesinde olağanüstü bir ürün elde edebiliyoruz. Nehirde yaşayan alabalık, birçok termal değişime maruz kalır ve doğal ortamında suda bulunan çeşitli unsurlarla, böceklerle veya kabuklarla beslenir. Cézallier balık çiftliğinde alabalığın tadı, yetiştirme leğenlerinde oluşturulmuş ortamı kadar benzersizdir. Bu yetiştirme yöntemi birden çok aroma barındırmasına katkıda bulunur ve benzersiz olmasını sağlar.

Şefin ihtiyacı olan deniz yosunlarını toplamak için okyanusa, özellikle de Jean-Marie Pedron tarafından yönetilen Jardins de la Mer'e mümkün olduğunca yaklaşmanız gerekir. Tuzlu yemekleri zenginleştirmek için kullanılabilir, tek başına çiğ bir şekilde yenilebilir, dilimleyerek salatalarda kullanılabilir, tavada kızartılabilir, kümes hayvanlarını doyurmak için kullanılabilir, cips yapmak için kurutulabilir; kullanım yelpazesi oldukça geniştir. Deniz yosunu, bazen aroması yer mantarına oldukça yakın olan ürünlerle birlikte kullanılmak üzere tuzlu tadı için de tercih edilir. Bu nedenle bir deniz yosunu yetiştiricisinin her şeyden önce alanında bir uzman olması gereklidir. Kalitesini değerlendirmek için ürünün renk değiştiren yansımalarını ve yumuşak dokusunu tanıması gereklidir. Bu alana duyduğu tutku sayesinde Julien Dumas'ya bu olağanüstü ürünleri toplama keyfini aktarmayı başardı. Bu da, yemek pişirmenin her şeyden önce paylaşımdan ibaret olduğunun bir başka kanıtıdır.

Bu ceviz yağı, 540 nüfuslu küçük bir kasaba olan Vensat'ta işletmenin sahibi ailenin dördüncü kuşağı olan Claude ve Sylvie Gendre tarafından üretilmektedir. Nesilden nesile aktarılan teknik bilgi sayesinde ortaya son derece nadir kaliteye sahip olağanüstü bir ürün çıkarmaktadır. Cevizler işlenmemekte ve hiçbir katkı maddesi eklenmemektedir. Süreç büyük bir titizlikle gerçekleştirilir: ürünün son hali elde edilmeden önce cevizler toplanır, kurutulur, kavrulur, 1.300 kiloluk bir çarkın altında döndürülür. Kehribar rengi ve tatlı kokusuyla bu ceviz yağı, Julien Dumas'nın hatıralarını canlandırmakta ve Grenoble'da çocukluğunun geçtiği mahalledeki pastanenin önünden geçtiği günleri ve halen aklından çıkaramadığı cevizli turtalarını hatırlatmaktadır.